Film hakkında
Serinin ilk filmi olan Geçmişi Olmayan Adam: The Bourne Identıty gerisinde casusluk,aksiyon ve gerilim filmlerine karşı gösterme açımız epeyce değişti. Filmin ilk serisi oldukça etkin ve gizemli olaylar ile bizleri ekrana kilitledi ve neden ikincisi çıkmıyor diye haykırış ederken iki sene sonradan, THE BOURNE SUPREMACY, ile Hollywood’un en garip ve esrarengiz kahramanlarından biri olan Jason Bourne ile geri dönüyor. Orijinalinde olduğu gibi, bu film her karede az kalsın nefes kesici bir aciliyetle çabuk tempolu. Yönetmen Greengrass (BLOODY SUNDAY), Bourne’un kendisinin bir hayalet gibi görünüp kaybolduğu, tedbirli seyircilerle batmış cesur bir dünya yarattı. Genelde elde taşınan bir kamerayla çekilen film, ağzına dek hızlı hareketler ve yakın çekimlerle doymuş, heyecanlandırıcı bir illüzyon ve aksiyonun içinde olduğumuza dair bir his yaratıyor. ara sıra titreyen kamera yaklaşımı mide bulandırıcı bir etki yaratıyor, ama Greengrass ve gösterme yönetmeni Oliver Wood (FREAKY FRIDAY) bize realist, bağımsız bir dünya ve sinemanın en iyilerinden bazılarını vermeye çalışmış.
Film Konusu
Jason Bourne (Matt Damon) ilk seride olduğu gibi gizemli bir şekilde denizden kurtarılmış ama geçmişini bulamamış bir adamdır, serinin ilk filminin devamı olan bu bölümde Jason hala geçmişini hatırlamaya ve onu geride bırakmaya çalışan bir adamdır. Esrarengiz dar bir casus ve firari olan Jason Bourne, kız arkadaşı Marie ile adeta iki yıldır minik bir Hint köyünde saklanmaya çalışmış ve sonunda mutluluğu bulmuş gibi görünüyor. Bir felaket baş gösterdiğinde, Jason kendisini cinayetten şüphelenen ajan Pamela Landy (Joan Allen) ile bir kedi-fare oyununun içinde bulur. Bourne, adını temize dışında tutmak ve çok geç olmadan onu kimin avladığını bulmak için geçmişini hatırlamalıdır.
Geçmişinin hayaletleri onu peşine düşüp takip etmeye devam ederken hala kim olduğunu bulamamış lakin aramaya devam ediyordur. Bu hayaletlerden biri, Bourne’un kayda değer kanıtları araklamak ve iki CIA ajanını öldürmekle suçlandığı, başarısız bir CIA operasyonu olarak kendini gösteriyor. Hindistan’dayken kendini bir suikast hedefi olarak bulur ve Marie’yi kaybeder. Bourne, eski patronu Ward Abbott ve CIA ajanı Pamela Landy de dahil olmak üzere peşindekileri faal olarak takip ettiğinde avlanan avcı olur. Neler olduğunu ve her şeyin peşinde kimin olduğunu bulmaya başladığında hafızasının parçaları yerine oturmaya başlar.